26 Temmuz 2009 Pazar

Lubbock'ta yağmur, Espanã ve Friday night party;

Çarşamba'nın en büyük olayı yağmur idi. Kızgın sıcak Lubbock havasına alışmaya çalışan bir gaziban international öğrenciler çarşamba günü yağan sağnak yağışla şoka girdik. Sabahleyin beraber kahvaltı yaptıktan sonra bir grup insan olaraktan yurttan F.L.'e doğru yola çıktık. Acemilikten kimse hırka almamış yanına tabiki pek çoğumuz üşüdük.


Sabahki derslerin bitmesinin ardından öğle yemeğine gidelim dedik ama ne mümkün. Yağmur çok fena yağıyor. Neyse çıkardık çantadan bisküviyi melul melul yedik. Pek çok insanın şemsiyesi varmış. Dedikki Burçinle hiç olmazsa student union'a kadar gidelim. Hem bir şeyler yeriz hem de şemsiye alırız. Çinli bir arkadaşı da alıp, yağmura daldık. Koşa koşa kütüphaneye gittik, içinden geçip doğruca student union'a daldık. Ben ordan bir şemsiye aldım.


Çinli kız yemeğini yemeye koyuldu, siz gidin beni beklemeyin dedi. Biz de dediğini yaptık. Okula geri döndük. Şemsiyemiz olduğundan bu sefer rahattık.

Perşembe gününün olayı ise, İspanyollardı. Sabah yine bir grup genç döküldük yollara. Ben tabi yoldayken fotoğraf makinamı boynuma asıyorum. Basıyorum deklanşöre, basıyorum deklanşöre :P



Dersler mersler derken günü bitirdik. Yurda döndük, odalarımıza çıkıp dinlendikten sonra, akşam 6 gibi akşam yemeğine indik. Rita (portekiz), Angela (çin), Presheet (hindistan), Khouloud (tunus) ve ben diğerlerini beklerken masada muhabbet ettik. Presheet bana ismimin manasını sordu. Ben de Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in kızının ismidir dedim. Bunun üzerine Presheet kendi isminin manasının Muhammed olduğunu söyledi. Babası müslümanlar tarafından da hoş görülsün diye (malum hindistan'da sık sık müslüman-hindu çatışması oluyor) ismini Presheet koymuş. Bunun üzerine bir baba-kız geyiği döndürdüler. İsimlerimiz nedeniyle ben Presheet'in kızı oluyormuşum. Geyik dönerken, Khouloud laptop'unu getirdi. Bize hint, arap şarkıları falan dinletti. Sonra pek sevgili İspanyol arkadaşımız Isidro (ispanya) bilgisayardan bize Rita'nın memleketi olan Portekiz'den videolar izletti. Ardından başladı İspanya videoları. Madrid, Barcelona, Sevilla ve daha niceleri... Biz video manyağı olmuşken, Pablo (ispanya) ile Khouloud daldılar koyu bir sohbete; mevzu Endülüs, Abbasiler ve Emeviler. Pablo anlattı da anlattı. Ağzımız açık dinledik, bizim İslam tarihi diye okuduğumuz derslerin İspanya tarihi olan yönlerinden bahsetti Pablo. Enteresandı evet. Detaylara girmiycem, çok merak ediyorsanız açın okuyun :P :P İşte size bir kısım arkadaş fotoları; soldan sağa Rita, Khouloud, Angela, Presheet, Isidro, Pablo.






Cuma günü ise oldukça eğlenceliydi. Sabah derslerini bitirdikten sonra öğle yemeğine dağıldık. Burçinle yurda geldik, yemek yedik. Burçin kendini halsiz hissettiği için öğleden sonraki derslere katılmayacağını söyledi. Ben de taktım çantamı tuttum F.L.'ın yolunu. Sınıfa girdik, oturduk. Dersi beklerken, Dr. Griffie geldi ve bugün ders işlemeyeceğimizi, onun yerine bize araştırması için bir test yapacağını söyledi. Bizi A ve B olmak üzere iki gruba ayırdı. B'leri dışarı gönderdi. Ben A'ydım. Bize bir konu hakkında ön test yaptı. Hiç bir soruyu yapamadım. Kasıtlı olarak bilmediğimiz bir konu seçmiş. Sonra ön testteki konu hakkında Erica bize ders anlattı. Dersin sonunda aynı soruları dağıtıp tekrar yapmamızı istedi. Yarısını ancak yaptım sanırım. Testler bitince, bu sefer B'ler geldi, biz sınıfı terkettik. David bizi bir sınıfa topladı. Aslında ödevimiz vardı onu yapacaktık ama bizim canımız çok sıkıldığı için oyun oynamak istedik. David kabul etti ve adam asmaca oynamaya karar verdik. İki gruba ayrıldık. Okul konulu kelimeler belirledik. Bizim grubumuzda, Udaya (sanırım Sri-Lanka), Bayan-X (fransa), Bayan-Y (Sri-Lanka), GulSanem (Özbekistan), Burak (bildiğin Türk), Çançinçon (Çin {isim uydurma} ) ve ben vardık. Karşı grupta ise; Stephanie (Kore [asıl ismi çançinçon gibi bir şey ama çin, kore ve japon grubu isimlerini telafuz edemediğimiz için kendilerine ingiliz isimler koyuyorlar]), Isidro (İspanya), Debalina (Hint), Dhruti (Hint), Kavita (Hint), Çançinçon2 (Japonya) ve Bayan-W (Hint) vardı. Onlar gruplarına Texas Tech'in lakabı olan Red Raiders ismini verdiler, biz de Smart ITA's verdik. Çekişmeli bir mücadelenin ardından Red Raiders'lar kazandı.


Dersler bitince, yemek, içmek, namaz gibi faaliyetler için yurda döndüm. İşlerimi hallettim, biraz dinlendim. Saat 19 civarında gelip beni aldılar ve Cuma sohbetine gittik. Güzel bir sohbetin ardından Ayşegül bizi eve yurda bıraktı. Kapıda ispanyol grubuyla karşılaştık. İyi geceler dileyip yukarı çıktık. Orda da Hintli grupla karşılaştık, bize gelmiyor musunuz dediler. Nereye dedik. Meğer bunlar biz yokken parti yapmayı planlamışlar. Tamam geliyoruz dedik ve odalara eşyaları bırakmaya gittik. Burçin gelmek istemedi. Maillerini atmak için odada kaldı. Ben aşağıya indim. Herkesin toplanmasını bekledik ve TV odasına geçtik. Hintli kızlar laptoptan hint dans videoları açıp, ispanyollara hint dansı öğretmeye çalıştılar. Parti dedikse öyle parti değil yani. Birkaç kişi 10dk. dans etti, müzik yeterli miktarda olmadığı için herkes köşelere ayrıldı. Sohbet muhabbet etti. Gecenin sonunda bir dahaki partinin planlamasına karar verildi. Böylece daha eğlenceli bir şey yapılabilir denildi. Ben saat 12 gibi odama geri çıktım, işte partiden bazı fotoğraflar.


3 yorum:

  1. global insansın vesselam:))
    en iyi sınıfa seçilmene de hiç de şaşırmadım.

    elif

    YanıtlaSil
  2. Canım,
    Sabah ilk iş denetleme bahanesiyle Elif Hoca'ya geldim.Nasıl gönderiliyo bizim kıza masaj diye sordum.Çarşamba günü gönderdiğim mesaj çıkmamış.Çok beğendim blogunu.Nasıl güzel yazmışsın anlatmışsın ağzın bal yesin ama 1 tatlı kaşığını geçmesin :) heyecanla bekliyoruz maceralarını çok da maceraya atılma ama :P Herşey gönlünce gönlün de HAKca olsun.Allaha emanet ol...Ayten

    YanıtlaSil
  3. bu isidronun bakışlarını beğenmedim filocummm

    YanıtlaSil